29 Aralık 2009 Salı

BURASI

dönüp - dolaşıp - gelip
nefeslendiğim yer burası...

taciz insanlarından kaçmış,
dar aralıkta sıkışmış,
ışıkları karartılmış,
uğultulardan yılmış...

bildiğim tek yoldan
yeniden, dinmeden
kaçıp,
ana kucağım bilip,
sarılıp sindiğim,
başımı eğdiğim yer burası...

23 Aralık 2009 Çarşamba

kıs as, kıs as, kıs as

aynalara bakan
kendini görür
kendine bakan aynaları.

ta ki birgün
kırılmış şehrin aynaları,
suları çekilmiş,
yansımamış aksi
aksine.
o zaman
bakıp en yakın gözde
kendine,
göze göz
itiraf avazları
aslında böyle kazanmış
dişe diş,
kısasa kısas sevgiyle anlamını.

ne zaman ki aynacı
gelmiş şehre
en süslüleriyle.
aynalara bakan görmemiş kendini,
kendine bakan aynaları.
en yakın göze ilişmemiş
anlamı.
sessizlik basmış sislerle aynaları.
kırılması yasaklanmış,
her kırana bir göz biçilmiş,
ama varken ayna
göz 5 para etmezmiş.
ilk kırılana
bedel olmuş ilk göz
bakılamayan, ödenemeyen.
göze göz,
dişe diş,
bu kırık hikaye
kısasa kısas.

burada şiiri yazan kişi aslında herşeyin saçmalık olduğunu anlatmaya çalışmış.

aynaya bak, kendi gözünü görmeyi dene ve yapabilirsen dürüst ol,
bu saçmalığın ne çeşit bir parçasısın?

aslında bugün kötü olan her anlamı iyileştirecek bir geçmişe sahip olabilirdik, gözlerimizi görebilseydik...

16 Aralık 2009 Çarşamba

çocukluğum sattı beni

güvenmeyeceksin kardeşim
gelmişine geçmişine.
eski sokak arkadaşlarının
kaçını hatırlarsın
sadece bunu bir düşünsene,
ki hiç oyunu bırakmadılar,
sen git dediler arkandayız.


çaktırmadan geçince zaman
şöyle bir baktım geriye
çocukluğum hala orda
oynuyor.
bağırdı çatlak sesiyle
sen git, ben burdayım
merak etme...


gitgide silindi
o kadar sık gelmez oldu aklıma
ardıma bakmak,
bugün beni, tek başına oyalarken.


durup düşündüğümde dank etti
ben arkandayım merak etme dedi

ve çocukluğum sattı beni.

-en fazla bir avuç bilye etmişimdir olsa olsa...-

14 Aralık 2009 Pazartesi

masal

her salıncakta bir çocukluk sallanır
ben masal anlatırım.

kaydıraktan
dondurma kayar eriyerek,
tahterevalli ikide bir
öptürür güneşe alnını.

tahta at olduğu yerde yorulur,
aynı yerde kumlar
sanatın ta kendisidir
çocuk ellerde yoğrulur.

Uç uç böceği
pamuk helvayla beslenir
belli olur alerjisinin nedeni,
ağaç dedeyse sayamaz
bir günde kaç kere sobelendiğini.

esnaf satar yağını - balını,
kayıkçının yüreği
hop hop eder
ama hiç bulunamaz
portakalı soyan yalancı.

bir salıncakta ben sallanırım
her çocuk masal anlatır.