20 Ağustos 2010 Cuma

kıştan kalan

kartuşu bitmiş
şehrin
tüm çıkışları bem
beyaz...

adamlar kardan
kadınlar...
adımlar ürkerek,
hızlı, kızlı,
kızaklar,
çocuklar ve çığ çığlık kahkahaları...

üçyüzatmış derece de bem
beyaz
leke sökücülü mevsim
söktü attı lekeyi ama
eksik yine
şehir
hep bir, hep bir...

terk-i deve

Ya deve

Ya terk-i diyar

Basit!..

Heybesi hazır

Dünden

Basit!..


Maziye geçmiş olsun denir

Geleceğe yüz verilir

Her an sanki mucize

Nedir,

Basit?!.


Geniş düzlükler

Rampasız yollar

Zehirsiz otlar

Gecesi bol güneş

Gündüzü dolu ay

Ver elini yeni

Diğeri ve diğer yeni

Basit!


Yüz sırtın denize ver

El için aya

Gözbebeğin büyü-

Yor gözbebeğin

Baka baka iç-

Dünyana

Devir ,

Dönsün tersine tersine!


Sez

Duman duman nefesinde şeklini

Basit!

YALAN

Her kül bir gün

Ateş olacak yeniden

Kor kor yağıp

Yerden fışkıracak!

Herkül bile

Kurtaramayacak kendini

Zeus’lanmayacak

Sözleri ateşin

Yangın yerinde

Zihinlerde buz tutacak.

Göz kırmızı, öz kırmızı,

Yanarken

Eller kalacak elde yok “1”;

Sadece son anlar,

Bunu kim anlar

O ana gelmedikçe?..

Her kül bir gün

Ateş olacak

Küllerinden yeniden…