6 Şubat 2010 Cumartesi

O DA VARDI

inceydi bıyıkları
ayhan ışık tarzı
-saçlarını da hep öyle tarardı-
değil sade bıyıkları
kendi de;
o kadar ki
dayanamadı
hayatın kalınlıklarına
tasını, tarağını, traş takımını
toplayıp paldır küldür gitti
inceldiği yerden...

o kadar ki
gülümseyerek
bıyıkları, taranmış saçları
ve sinek kaydı yüzüyle
bize bir son vermedi
inceliği...

(keklik kızın)

O VARDI

babaannem peynir yapardı
peynir kokardı bütün hayat
girer girmez avluya
peynir olurduk.

girer girmez avluya
kalın urganın iki ucunda
uzun bir tahta salıncak
gıcırdak derdik biz
sallanmaz gıcırdardı
tavandan yere haylaz örümcekler sallanır
biz gıcırdardık.

otlar vardı Fi
fasulye gibi açar açar yerdik
ısırganlara dalardık
ısırganlar da bize...

toprak yoldan çeşmeye
helkelerle
-benim kadar ağırdı daha boşken helke-
gider doldurur
ıslatarak toprağı dönerdik
- özellikle dökerdim ben, sanki hafifler gibi-
hiç yapmıyorsak günde 20 kere.

babaannem sürekli ocak başında
hiç yapmıyorsa günde 20 sofra kurar,
muhtar karısıdır eşiği dolar taşar
hiç eli boş yakalanmazdı.

babannem süt sağardı
kümesten yumurta toplar
köpüklü tereyağına kırardı
- artık sevmiyorum tereyağını-
bütün hayat yumurta kokardı
hayat mavisi gözleriyle
hayatta o vardı...

4 Şubat 2010 Perşembe

SONLANIRKEN

hayaller kuruyordu kız çocuğu...

şimdi
hayalleri kuruyor
tahta çıktığı,
tahta salıncakta.

salıncak tahta
sakın güvenme
o hep sallanıyor
bir çağ sonlanırken
bir kuş gökyüzüne devriliyor.

-hayalleri çağırmışmış, gerçek tahta ulaşma ihtimali varmışmış,
çocukluğumdan bir parça daha koparıp,
gidiyor!-

3 Şubat 2010 Çarşamba

SERPÇE

parmak ucunda
yürüyor kelimelerim
öyle temkinli, dikkatli
sadece sana ulaşma sezgisi...

heybesinde tıka basa anlam
ağır,
ağır ama
düşürmekten korkmadan hecesini.
bütün sert sessizleri yumuşatıp
bütün ünlü uyumlarına uyup senin
bütün çekimlerine
bütün zamanlarına amade
sadece anlamına eklenme sezgisi...

parmak ucunda
yürüyor da yürüyor kelimelerim
gözlerinin değdiği
her harfi
öpe
öpe
öpe
öpe...